Prof. Dr. Aziz Sümer
Genel Cerrahi AD Öğretim Üyesi
Safra kesesi (SK) nasıl bir organdır?
Safra kesesi karaciğer sağ ve sol loblarının kesiştiği çizgi üzerinde bulunur ve dört bölümden oluşur: fundus, korpus, infundibulum (Hartmann poşu), kollum (boyun). D.Cysticusda lümene doğru uzanan mukoza kıvrımlarına “Heister Valvleri” denir. Safra kesesi; 7-10cm uzunluğunda 50-70ml hacminde bir kesedir. Safra kesesi çıkışı tıkandığı zaman 300ml’ye kadar genişleyebilir.
Safra kesesinin fonksiyonu nedir?
Safra kesesi, safra yolları ve oddi sfinkteri safranın saklanmasında ve akımının kontrolünde beraber rol oynarlar. Safra kesesinin ana fonksiyonu karaciğerde üretilen safrayı depolamak, konsantre etmek ve gıdalara yanıt olarak safranın duodenuma akmasını sağlamaktır. Özet olarak SK’nin üç fizyolojik fonksiyonu vardır: Absorbsiyon, sekresyon, motor aktivite.
Safra Taşı Hastalığı nedir?
Safra taşı hastalığı sindirim sistemini etkileyen en sık problemlerden biridir. Otopsi çalışmalarında SK taşı sıklığı %11-36 arasında bildirilmiştir. Safra taşı sıklığı yaş, cinsiyet ve etnik köken gibi bir çok değişik faktöre bağlıdır. Obesite, gebelik, diyetsel faktörler, Crohn hastalığı, terminal ileum rezeksiyonu, mide cerrahisi, herediter sferositoz, orak hücreli anemi, talasemide safra taşı gelişme riski yüksektir. Safra taşlarının çoğunluğu aemptomatikdir. Herhangi bir şikayete sebep olmazlar. Semptomu olmayan hastaların her yıl %3 ‘ü semptomatik hale gelirler. Semptomatik hastalarında her yıl %3-5’ i komplike hale gelirler. 20 yıllık bir dönemde semptomu olmayan hastaların 273 ü semptomsuz kalmaya devam ederler.
Safra kesesi taşlarının ne gibi komplikasyonları olabilir?
Bilier kolik, safra kesesi iltihabı, safra kesesi gangreni, safra taşlarının ana safra yollarına düşmesi sonucu sarılık, kolanjit, pankreas kanalındaki tıkanıklığa bağlı pankreatit v.b hayatı tehdit eden hastalıklara neden olabilirler.
Semptomatik safra kesesi taşlarında klinik belirti ve bulgular nelerdir?
En önemli belirtisi ağrıdır.Ağrı süreklidir. Tipik olarak ağır ve yağlı bir yemekten sonra başlar. Epigastrik bölgede ve sağ üst kadranda yerleşir. İlk yarım saat şiddetini arttırır ve yaklaşık 2 saat sürer. Bulantı kusma diğer belirtilerdir. Muayenede safra yollarına düşmüş bir taş var ise sarılık görülebilir. Sağ üst kadrana basmakla ağrı hissedilir ve hasta derin nefes alamaz.
Safra kesesi hastalıklarında ne gibi tanısal testler kullanılır?
Başlıca; kan testleri, Ultrason ve BT kullanılmaktadır. Ayırıcı tanıda şüpheli hastalarda diğer ileri tanısal yöntemler kullanılır. En sık kullanılan test batın ultrasonudur. Ultrasonda;
Bu bulgular bize SK taşlarının semptomatik olduğunu gösterir.
Safra kesesi taşlarında hangi tedavi yöntemleri uygulanır?
Semptomatik safra kesesi taşlarında tedavi elektif olarak SK’nin ameliyatla çıkarılmasıdır. Yani cerrahi tedavidir. Hastada bilier kolik gibi SK taşının SK kanalını tıkaması sonucu oluşan geçici ağrılarda tedavi hastanın muayenesi ve hasta ile konuşularak ortak karar sonucu takip veya cerrahi tedavi olabilir. Bu konuda hastanın bilgilendirilmesi ve hastanın isteği çok önemlidir.
Cerrahi tedavi yöntemleri nelerdir?
SK taşlarında cerrahi tedavi yöntemi kolesistektomidir. Yani safra kesesinin çıkarılmasıdır. Bunun için açık cerrahi yada kapalı yöntemler kullanılmaktadır.
Kapalı yöntem mi, açık yöntem mi?
SK hastalıklarında laparoskopik cerrahi (kapalı yöntem) altın standarttır. Konvansiyonel, 4 port (delik), 3 port ya da tek porttan laparoskopik kolesistektomi uygulanmaktadır. Laparoskopik ameliyatın hasta açısından, ağrının az olması, hastaneden erken taburcu olması, günlük hayatına erken dönme, açık ameliyat sonrası görülen iltihap ve kesi fıtığı risklerinin daha az olası, kosmetik yönden daha avantajlı olması gibi birçok avantajı bulunmaktadır. Ancak safra kesesi ve yolları anatomik olarak varyasyonların çok olduğu bir bölgedir. Ancak hastaların 1/3 ü normal anatomiye sahiptir. Bu nedenle bazen anatominin net ortaya koyulamadığı, safra kesesinin akut iltihabı gibi disseksiyonun tam yapılamadığı olgularda kapalı yöntemden açık yönteme geçilmesi gerekir. Bu konuda her hasta bilgilendirilerek her hastanın açık yönteme cerrahi sırasında geçme olasılığının olduğu anlatılmalıdır. Bu cerrahın başarısızlığı değil, hastayı koruma stratejisidir.